11 Ocak 2013 Cuma

CEP TELEFONUMDA UNUTULMUŞ NOTLAR- 2


 Baba anneme EV(v)ersene şeklinde bir başlıkla başlamak istedim sözlerime, parantez kullanmadan, üstünü örtmeden kelimelerin bir bir sahneye salacağım, hangi duygum kime kaçmış, kime batmışta canını yakmış, kimin kelimelerim arasındaki noktalı virgüller yüzünden ödü bokuna karışmış umurumda değil. eskiden olsa evet, umurumda olurdu ama artık değil! değil çünkü bende çoğu zaman kimsenin umurunda olmadım, okyanusta kimliği belirsiz bir su damlası olarak büyüdüm kalabalığın içinde tek başıma, oturmaya çekindiğim yemek masalarından izin alarak kalkmak zorunda bırakıldım. Siparişi yanlış alan garson gibiydi hayatımdaki çoğu insan, hesabı alabilmek adına su istediğimde limanota koydular önüme; al zıkkımlan ve kes sesini diyordu içlerinden biri, bir diğeri: içmezsen içme, sarı su bu çocuğum ne olacakiçiver işte diyordu bir başkasıda..

Hep yanlış olan BEN'dim ve hiç sorgulama fırsatı verilmedi hangi yanlış aslında gerçekten bana ait diye? Tüm oyuncaklarımla saklambaç oynamaktan ibaret sandım hayatı, onlar saklanırken hep ebe olmak zorunda bırakıldığımı anladığımda saklanamayacak kadar büyümüştü kalbim, oysa farkettimki büyüyünce daha çok oynanıyormuş saklambaç.. Ama biraz daha farklı, bu sefer bizim oyunun adı olmuş 'saklan-kaç' kaç kaç kaaaaç diye bağırıp duruyor birileri hiç durmadan, herkes saklanma telaşında, oysa biz hiç telaşlanmadan oynardık bu oyunu. zamanın içinde kaybolurken o neşeli seslerle uyanırdık bir tatlı rüyanın içinden.. SOOBBEEEEEEEEE  Ve en güzel kelime çıkar gelirdi bir yerlerden izinsiz, kimsede demedi hiç nereden çıktın sen diye..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder